Soğuk bir ocak sabahı, günah çağırıyordu boğuk sesiyle “gel
burdayım” dercesine…
Ocak- 2013-
Kalkım, sıcak bir duşun vereceği keyfi düşünüp duşa girdim. Adeta
uyuyordum suyun altında; uyurkende hayatımın ne kadar rutin ve bohem olduğunu
kendime inandırıyordum. Hayalet çığlıkları duydum o sabah. O gün şeytanın
günüydü. Akabinde olacaklar hiç masumane değildi. Aşk, şehvet, seks, araya
giren insanlar, kimse duymasın siz susun…
Otobüse doğru yürüdüm hiç şaşmazdı saat 7.27 dedimi
duraktaydı. Kart bastım, günaydın günaydın diye diye en arkaya geçtim oturdum.
Bu günaydın faslı selam vermek istemediğin birine bile yapılan adeta jestti. Yol uzundu, nerden baksan 1 saati buluyordu.
Aslında okul uzak değildi ama otobüs çok dolanıyordu. Hele birde otobüsten
sonra yürümek özellikle akşamları illet oluyordu. Her zamanki gibi pandacımın, gaykediciğimin
sonrada amorfumun bloglarını kontrol ettim. Son iki aydır adeta manyak
olmuştum. Dersin adını dahi anmak istemiyordum. Bloglarda dolaşmak benim gibi
olan insanlarla ortak yönlerimizi bulmak, ve artık birilerinin beni anlamasını
istiyordum. Merve biliyordu, tüm
çıplaklığıyla, herşeyi, karşısına geçip ben eşcinselim dediğimde; bana duyduğu
aşkın acısıyla nasıl yaa demişti. Gözler bağırıyordu, ben sana aşığım
dercesine, ama aşkının karşılığı yoktu.
Uzun bir yürüyüşten sonra okuldaydım. İki haftadır gözlerine
kurban olduğum arkası dönükken o sımsıkı
poposuna bakıp erekte olduğum platoniğim canım Mert’im beni kapıda karşıladı. “Günaaaydın”
“Ah çok neşelisin Mert, Allah bozmasın”
“Oğlum dün akşam Amerikadaki okuldan cevap geldi. Notlarımı
çok beğenmişler. Galiba davet ediyorlar mülakata”
“Ahahaha vallaha mı kardo çok sevindim yaa”
Sevinmemiştim. İçimde kurduğum o fantaziler, seni çıplakken
düşünüşlerim, yanıma gelip aşkım demelerin, sarılıp boynumdan öpüşlerin,
seninle birlikte olma hayallerim suya düşmüştü. Nasıl mutlu olabilirdim?
Saatler ilerledi rutinlik aynı siyahlığıyla, karamsarlık ise o pis bulutlarıyla
kazık çakmıştı kalbimin ortasına. Öğle yemeği, akşam oldu derken evdeydim gene.
İçini kıpır kıpır eden bir mesaj, ıslık sesi; “Kardo seninle özel bir şey konuşmam
lazım müsaitsen arayabilir miyim? “Ara kardo” Mesaj Merttendi. Belli ki canı
birşeye sıkılmıştı yada gene iki saat çok güzel sevgilisinden bahsedecek onunla
ilgilenmediği için kızın yaptığı atarı anlatacaktı. Keşke müsait değilim deşeyim,
offf! Telefon çaldı. Açtım. Hayallerini kurduğum platoniğim beni aramıştı. Ne
dese desin dinleyecektim. “Kardo, bu
aralar farklı farklı duygular içindeyim. Ben aslıyı sevmiyorum. Evcilik
oynuyoruz sadece. Öperken bile tiksiniyorum, olmuyor bir türlü.” “Hayırdır
kardo? Çok şehvetle sevişiyoruz, hergün azdırıyor beni diyen sen değil miydin?”
İçimdeki ezilmişlikle o kadar sert söyledim ki çocuğu korkuttum galiba ki “aramızda
kalsa olur mu” dedi. Olur dedim. Olmaz mı diycem. Olur tabi, bana gelmiş
özelini anlatıyor.
“Ben galiba gayim abi”
“Neeeeeeeeeeey?
“Oha dur burutus, o ne tepkiydi öyle çocuğu korkutacaksın”
dedim içimden. Aa nasıl yani? Buna nasıl
karar verdin? Galiba mı? Oğlum bu işlerin galibası olmaz. Kendine itiraf…
“Ben sana aşığım sırılsıklam, tenin, dokunuşların, gülerken ki
o şirin yanakların… Seni düşünüyorum her gece. Korkuyorum insanlardan,
anlayamadığın bir aşk içindeyim. Kaç aydır ders mers çalıştığım yok. Seni
istiyor bedenim. Beni yargılamak isteyeceksin. Olmaz diyeceksin. Çok vaktim
yok. Martta Amerikadayım. Artık sana her şeyi anlatmak istiyorum. Bedelini göze
almasam aramazdım. Beni sevmeyeceğini ve bu aşkı yargılayacağını gayet iyi
biliyorum. Kalbim senin için atarken ben bu oyuna sürdüremem. Ben sana aşığım
bilemezsin!!”
…
Kalbimin sesini o gün ilk defa duymuştum. O kadar hızlı
çarpıyordu ki yanımda bir insan olsa çok rahat duyardı. Karnım ağrıyordu. Başım
ağrıyordu. Duşa girdim buz gibi suyu açtım. Su sesiyle mastürbasyon yaptım. Gözlerimin
önünde onun resmi, kavrayıp sıkmak istediğim o poposu, sımsıkı göğüs kasları ve
o tatlı mı tatlı göbeği… Boşaldım. Sonrada uyudum…
Ertesi sabah duşa girdim. Kahvaltı yapmadan çıktım. Allahım
ne kadarda uzundu yol. Otobüsten indim ve o gün ilk defa koştum. Tam
anlaştığımız gibi okula erkenden gelmiştim. Zemin katta buluştuk. Çok
utanıyordu. Kafa önde camı kırmış çocuk misali yere bakıyordu. Asansör düğmesine
bastı. “5. kat kütüphane rahat konuşuruz” dedi. “Tamam” dedim. İki kat çıktıktan sonra dayanamadım. Yanında
oluşum, şehvetle onu isteyişim herşey birleşti. Yapıştım dudaklarına. Nasıl
öpüleceğinide bilmem ki . Sarıldım. İçim bir hoş oldu. Bütün bedenimi saran bir
his, hiç keşfetmediğim. Kısacık bir zaman dilimine sığacak mıydı bunlar? Mart
çok yakındı. Mart yakın fazla vaktimiz yok dedim. Bana bakıp güldü, “Biliyordum”
dedi…
Asansörün kapısı açıldı. Bana baktı -2 yi göstererek “personel
tuvaleti ?”
… Devamı gelecek.
fantazi mi hayal mi yoksa gerçek mi çözemedim neyse personel tuvaletini bekleyelim bakalım :P
YanıtlaSilAnacım valla hah o arada bişey oldu galiba :D
Silaaa bak ben yokken blog mu açtın yaa yerimmm :) #takiplebenitakipleyimseni falan dermişimi anahahdjgmfx :D üff benim de eşcinselliğini gizlemeye çalıştığı belli olan bir arkadaşım kardo derdi onu hatırlattın bana. Aynı ortamda öyle iki üç kişi daha vardı. Hatta birisi travestileri sevdiğini, trans sesli şarkıcıların tınılarını beğendiğini söyleyip benim saçlarımı falan okşamıştı. Tek ben değilim tabi de. (ay güzelim alımlıyım seksiyim beğeniliyorum egosunu da tatmin ettikten sonraa..)
YanıtlaSilAy o değil de merveye üzüldüm ben. Ama kendi suçu. Sonra bişey yapmadı dimi? Sonuçta kalbi kırık bir kadın, egosu yerle bir olmuş biri, ki senin hiçbir suçun yok KESİNLİKLE!
Valla devamını yazmayı aslında şu aralar düşünüyorum merveye bişey olmadı Mertl çok tatlı devam ettiler bana ise susmak kaldı
Silİşin içinde sevişme olunca hemen ilgim çekilir. Ama OGBD dediği gibi hayal mi fantazi mi anlamadım fakat güzeldi her neyse:)
YanıtlaSilahhhahahah sevime olunca bendende baya rating alıyo yazılar. Bendensin
Sil