28 Ağustos 2013 Çarşamba

Arkadaşımdan Gelsin Buda

Çok sevgili bir arkadaşım bloğumda yayınlamam için bir yazı göndermiş. Heteroseksüel bir bakışla gizli bir ilişkiyi anlatıyor. Beklediğiniz Bunları Kimseye Anlatmadım 2 ise yarın elinizde. Not: Resim arkadaşım pınara ait. Yazıda onun. Bknz: twitter.com/ vielzelligen 

İyi okumalar… 




Ürkek bakışlarla kapıyı açtı. Gülümsemesinin zoraki olduğu her halinden belli oluyordu. Gözlerini kaçırdı. Daha sonra kapıyı daha genişçe açtı, beni içeri davet etti. İçeri girdim hemen ardımdan dışarıyı kolaçan etti. Kimsenin beni görmediğinden emin olunca derin bir oh çekti. O bunları yaparken onu inceledim. Güzeldi. Mükemmel değildi ama güzeldi. Bacaklarına baktım, sıkı kalçasına… Hareket ettikçe saçlarının kapattığı beli inceydi. Beyaz bir atlet vardı üzerinde altına küçük bir etek giymişti. Parlak sarı bir etek… Aniden bana döndü. Afalladım, onu baştan aşağı süzdüğümü görmesini istememiştim. Ama o buna aldırış etmeyip eliyle içeriyi gösterdi ve ilk kez bir şey dedi, “Gel.” Sesi yumuşacıktı, naifti. Onun gibi birinden beklenmeyecek bir şeydi. Hoşuma gitti. Peşinden gittim, çok da büyük olmayan bir odaya geçtik. Çekyat olduğunu tahmin ettiğim iki kanepe, eski bir ahşap masa ve masaya ait üç sandalye vardı. Boş, renksiz bir odaydı. Kanepelerden birine oturdum. Oda büyük bir pencereden bolca güneş ışığı alıyordu. İşte o zaman beyaz atletinin içine sütyen giyinmediğini fark ettim. Utandım, bakmamaya çalıştıkça beni daha çok cezbetti, terledim. O da yanağımdan süzülen ter damlacığını fark etmiş olacaktı ki “Su ister misin?”, diye sordu. Kafamı sallamakla yetindim. Cümle kuramıyordum. Heyecanlıydım ama bunu belli ederek çocuk gibi görünmek istemiyordum. Konuşmamak en iyisiydi. Elinde büyük bir bardakla su getirdi. Bir iki yudum içtim. Bana bakıyordu. O da beni inceliyordu. Bir anlığına hafif bir gülümsemesini yakaladım. Ben de tebessüm ettim. Gözlerini devirdi. Karşımdaki koltuğa oturdu. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Ben ise belli belirsiz görünen diri göğüslerinden gözlerimi alamıyordum. Ayağa kalktı. Yaklaştı “Ee… Bekleyecek miyiz?” dedi. Eli yavaşça kemerime uzandı, daha sonra düğmelerimi çözmeye başladı. Kalbim deli gibi çarpmaya başladı. Ellerimi kalçasına götürdüm, kendime doğru çektim. Bacaklarımın üstüne oturdu. Ne kadar da hafif diye düşündüm. Beni öpmeye başladı. Bu sırada gömleğimi çıkarmaya çalışıyordu. Bir anlığına ellerimi narin belinden çekip gömleği tek hamlede çıkardım. Saçları çok güzel kokuyordu. Ucuz bir şampuan kullandığı belliydi ama teninin kokusuyla birleşince beni delirtmeye yetti. Kucağıma aldım. Halıya yatırdım. Aceleyle birbirimizin kıyafetlerini çıkardık. O sırada göbeğindeki morlukları fark ettim. Umursamadım, bu şeyi hemen hemen her gün yaptığını biliyordum nasılsa, sonuçta ben de bu iş için gelmiştim. Yaklaştım, yeniden öpmeye başladım. Vücudu sımsıcaktı. Gerisini hatırlamıyorum. Sadece hatırladığım kalbinin yerinden çıkacakmışçasına çarptığı ve ara sıra inlemesi. Hayatımda yaşadığım en güzel sevişmelerden biriydi. Hatta en iyisi… Hızlıca giyindim, kapıdan çıkmadan arkamı dönüp gülümsedim. Daha sonra koşar adım uzaklaştım. O ise benim ardımdan yine etrafı kolaçan etti. Yeterince uzaklaşınca durdum, uzun bir süre eve baktım. Birkaç metre ötemde yaşlıca bir adam sigara içiyordu. Bir tane rica ettim, ilk kez sigara içecektim. Nasıl içileceği hakkında fikrim yoktu sadece televizyondan gördüğüm kadarıyla biliyordum. Yaktım, içime çektim, bir anlığına başım ağrıdı. Ama hoşuma gitmişti, ikinci nefesi çektim. İlk sigaramdı. Kaldırıma oturdum. Bugünü düşündüm. Adını dahil bilmediğim sarı etekli, güzel göğüslü bir fahişeyle sevişmiştim ve şimdi de evini izleyerek sigara içiyordum. Ne kadar orada oturduğumu hatırlamıyorum ama üşümeye başlayınca saate baktım, akşam olmuştu. Kalktım, yürümeye başladım, ayaklarım beni onun kapısına götürdü. Kapıyı çaldım. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı. Karşımda duruyordu, şaşırmış gibiydi. Cesaretimi toplamak için iki kere yutkundum ve sonunda konuşmak için hazırdım, “Adın ne?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder