22 yaşında
gencecik bir kondüktördü büyük babam, ben onu hiç tanıyamadan bir tren kazasında
hayata gözlerini yummuştu.
Babam
anlatırken gözleri dolar senin büyükbaban babaannene aşıktı derdi hep. Bitmeyen
sonsuz aşkları vardı diye de eklerdi. Elinde evde olduğu her akşam ekmekle
gelir, babaanneni öper sofraya otururdu derdi, o fakir sofrasını babam
şenlendirirdi derdi. Yemek ise soğan kavurmasıydı…
Hikaye
şurdan başlardı: “Hanım senin yemeklerinde çok lezzetli oluyor vallaha yolda
arkadaşlar bir şeyler yapıyorlar ama ben onlara seni anlatıyorum, o güzel
yemeklerini…”
Sonra babam
konuşmazdı, gözleri dolardı. “Baba yapma” dediğimdede “Erkek adam ağlarmıymış
canım” derdi. İçindeki hüznü kalbinin derinliklerine gömerdi gene.
Bir 30
Ağustos sabahı gözlerini hayata yummuştu büyük babam, büyükbabamın babasıda şehitti.
Çanakkalede çarpışmış, Yunanı attık memleketten diye mektup bile yazdırmıştı
başına gelecekleri bilmeden… 20 yıl sonra haberi gelmiş, eve bir kor düşmüştü,
büyükbabamın babası şehitti.
Büyükbabam
her 30 ağustos üstünü başını aklar, kravatını takar, ceketini giyer, en güzel
takunyalarıyla askeri geçit törenine gidermiş. Orada taa başlamadan bir saat
önce durup, törenin başlamasını bekler, hazırlık yapan askerleri izlermiş.
Tören zamanı hüngür hüngür ağlarmış, gözlerden ırak. Ordaki askerleri babası
sanır, hep ağlamak istermiş, baba hasreti içinde… Bir gün Ankaradaki törenlerde
Türk teyyarelerini görmüş, babaannemmin anlattığına göre üç gün hüngür hüngür
ağlamış, “Hanım bir görecektin üstümüzden bir geçtiler kuyruklarına baktım koca
al bayrağımız vardı. Çok güzeldi” diyerek.
Kıbrıs
çıkartması zamanında babam trenlerle adanaya giden askerlere su dağıtmış hep, “evde
ekmek yerdik, yoldaki askerede soğan kavururduk hatta bazen tereyağı ile soğanı
kavurur üzerinede yumurta kırardık ama onlar bolluk zamanı olurdu, biz askere
soğan ekmek verirdik” derdi.
Büyükbabamı
rüyalarımdan tanıdım ben hep, birde kalan tek parça fotoğraftan, benim için
özeldi. Aşkı anlatırdı. Sevgiyi ve paylaşmayı anlatırdı büyükbabam. Vatanı
anlatırdı, yitirdiğimiz değerleri anlatırdı o…
Agladim oglum, off gercek mi bu hikaye
YanıtlaSil12 yasinda babasiz kalan bir baba ve babaligi bilmeyen bir insan, benim dedemde melekti.
YanıtlaSilAnonimcim, evet maalesef öyle oluyor babası olmayan bir insan da babalık yapamıyor. Bende babalık yapamayacağım belki. Belkide bu yüzden gay olarak dünyaya gelmişimdir ne dersin*
Silçok tatlı bir yazı olmuş, büyükbabanın senin için ifade ettikleri çok hoş ve bence masum. sanırım seni kıskandım biraz :) bir taraftan hikaye gerçekten üzücü ama diğer taraftan da insana umut veriyor.
YanıtlaSilkendine dikkat et pıtırcık öpüldün :*
Evet gerçekten bana umut verdiği, gece kafamı yastığa koyduğumda büyükbabam olsa ne yapardıdediğim oluyor. Ama maalesef babam büyükbabam gibi olamadı. Belkide hiç babalık figürü göremedi. Olmadı, olamadı işte
Sil