Aynaya bakıyorum
da karşımdaki delikanlı pek bir yakışıklı olmuş, boylu poslu, saçları uzatmış,
sakallar çıkmış… Maşallah sakalları biraz daha uzatsa Süleyman’ın sakalını
geçecek... Göğüslere bakıyorum da, yavaş yavaş gelişiyor kaslı bişey olmuş
delikanlı.
Göbek mi? Var o
hala. Var ama artık eskisi kadar dert etmiyor, delikanlının her halinden belli.
Dik yürüyor, erkeksi o güç var onda, sanki halledemeyeceği hiçbir sorun yokmuş,
çözemediği problem olmazmış gibi yürüyor.
Aralarda
molalarda görüyorum onu da ne yakışıklı çocuk be, basket oynuyor. Hani oynadığı
oyunu da alıyor. Alamadı mı küfrediyor, arkadaşına sayıyor sövüyor. Erkeklerle
o kadar kolay diyaloğa giriyor ki görseniz hayran kalırsınız.
Geçen havuzda
gördüm bunu, kızın biri onu kesiyordu. O ise arkadaşıyla yarışıyordu, gene
oyunu aldı şerefsiz. Her girdiği oyunu kazanmak zorundaymış gibi ne bu hırs
yahu?
İki gün evvelde
babası gelmiş okula, beraber bilardo oynadılar. Babası yendi bunu. Ne oyunmuş arkadaş, babayla böyle tiye alıcı
konuşmalar, bidaha yenemezsin deyişler…
Sınıfta otururken
geçen gün, sınıfın güzel bir kızının bunu kestiğini fark ettim. Hiç oralı
olmadı. “Allahım ne asil çocuk” dedim içimden.
Dört hafta önce
bölümün kapısının önünde gördüm bunu, yumruğunu sıkıyor, dişlerini
kamaştırıyor, kızmış bir şeylere her halinden belli. Beş-on dakika geçti,
çocuğun teki geldi. Biraz konuştular, sonra küfretmeye başladı. Karşısındaki
çocuk ilk yumruğu vuracaktı ki, bu atak davrandı, o eli aldı, indirip sağ
eliyle çocuğun gözünün ortasına yumruğu indirdi. Çocuğu yere indirip, tekmeledi
de tekmeledi. Neydi acaba çocuğun suçu gerçekten merak ettim. Hemen kankaları geldi içeriden. Yağız delikanlıyı sakinleştirecekler sandım, ama onlar dövülen çocuğun ellerini tuttular kankaları daha rahat vurabilsin diye. Kaşı patlayan
çocuk sanırım hemen hastaneye gitti.
Dikkat ettim, pisuvar da kullanıyor, Allahım ne rahat işiyor, oh oh şırıl şırıl...
Aşık oldum ben bu
çocuğa “Yeni Brutus’e…”
Herkes olamazsın,
kendinden kaçıyorsun, yapamazsın dedi.
En ağır hakaretlerle suçladı.
Aradan 4 ay geçti
en son blog yazımı yazdım yazalı. Bakıyorum kendime de ne çok değiştim. Nasıl
da inanmışım onlara senelerce.
Merhaba ben Çağlayan
siz Brütüs dersiniz bana, bu blog eskiden eşcinsel olan bir gencin şimdilerde
neler yaşadığını anlatır. Merhaba ben Çağlayan.